WhatsApp ile İletişime Geç

Şimdi Yazın

  • Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • https://www.facebook.com/Kartalhanhukuk
  • https://api.whatsapp.com/send?phone=905321366754
  • https://www.twitter.com/KartalhanMeltem
  • https://www.instagram.com/kartalhanhukuk1/

Kartalhan Hukuk Bürosu

Ankara merkezli uzman hukuk ekibimizle
güvenilir danışmanlık ve hızlı çözüm sunuyoruz.

📍 İletişim İçin Tıklayın 💬 WhatsApp ile Görüş

İcra Takibi Nasıl Başlatılır

İcra Takibi Nasıl Başlatılır

Kısa Açıklama: İcra takibi, alacaklının icra dairesine başvurmasıyla başlar. Alacağın dayanağına göre ilamlı veya ilamsız takip yoluna gidilebilir. Başvuru sonrası borçluya ödeme emri gönderilir ve yasal süreler işlemeye başlar.

Tanım ve Temel Kavramlar

İcra takibi, alacaklının, borçludan olan alacağını devlet gücü aracılığıyla tahsil etme sürecini ifade eden hukuki bir mekanizmadır. Bu süreç, borçlunun kendi isteğiyle borcunu ödememesi veya ödeme konusunda direniş göstermesi durumunda devreye girer. Temel amacı, hukuken geçerli bir alacağın fiilen tahsilini sağlamak ve alacaklıların mağduriyetini gidermektir. İcra ve İflas Kanunu (İİK) çerçevesinde düzenlenen bu sistem, borçlar hukuku, ticaret hukuku ve medeni usul hukuku gibi birçok hukuk dalıyla yakından ilişkilidir. Hukuk devletinde kişilerin haklarını güvence altına alan bu sistem, ekonomik ilişkilerin düzenli ve güvenli bir şekilde sürdürülmesine katkıda bulunur. Alacaklıların haklarını etkin bir şekilde kullanabilmeleri için yasal bir zemin sunar.

İcra hukukunun kökenleri, Roma hukukuna kadar uzanan eski medeniyetlerdeki borç tahsil yöntemlerine dayanmaktadır; ancak modern anlamdaki icra takibi, devletin zor kullanma yetkisini belirli kurallar çerçevesinde devralmasıyla şekillenmiştir. Günümüzde, çek, senet, fatura gibi belgelere dayalı alacaklardan, mahkeme kararlarına dayanan ilamlı alacaklara kadar geniş bir yelpazede kullanılmaktadır. Temel mantığı, alacaklının talebi üzerine icra dairesinin borçluya yasal bir bildirimde bulunarak borcun ödenmesini talep etmesi ve ödenmemesi halinde cebri icra yollarına başvurmasıdır. Bu süreç, alacaklı ve borçlu arasındaki dengeyi gözeterek, hem alacaklının hakkını korumayı hem de borçlunun hukuki güvencelerini sağlamayı hedefler.

Kapsam ve Genel İlkeler

İcra takibi, para ve teminat alacaklarının tahsili başta olmak üzere, taşınır veya taşınmaz teslimi, çocuk teslimi gibi edimlerin yerine getirilmesi gibi geniş bir yelpazeyi kapsar. Bu süreç, genellikle bir mahkeme kararına (ilam) dayanabileceği gibi, herhangi bir mahkeme kararı olmaksızın, belirli belgelere (örneğin, kambiyo senetleri) veya adi alacaklara dayalı olarak da başlatılabilir. İcra hukukunun temel geçerlilik alanı, Türkiye Cumhuriyeti sınırları içerisinde gerçekleşen ve Türk hukukuna tabi olan borç ilişkileridir. Yabancı mahkeme kararlarının icrası ise tenfiz kararı alınması gibi özel usullere tabidir. Bu kapsam, alacaklıların çeşitli hukuki dayanaklara sahip alacaklarını, yasal yollarla tahsil etmelerine imkan tanır.

İcra hukukunun işleyişi, belirli genel ilkelere dayanır. Bu ilkelerden ilki, "talep ilkesi"dir; yani icra takibi, alacaklının talebi olmaksızın kendiliğinden başlatılamaz. Bir diğer önemli ilke, "tasarruf ilkesi" olup, alacaklı takipten vazgeçme veya takip konusu alacağı devretme yetkisine sahiptir. "Aleniyet ilkesi", icra işlemlerinin kamuya açık olmasını ifade ederken, "kanunilik ilkesi" tüm icra işlemlerinin kanunda belirtilen usul ve esaslara uygun olarak yapılmasını zorunlu kılar. Ayrıca, "orantılılık ilkesi" gereği, borçlunun malvarlığına el konulurken alacağın miktarı ile orantılı bir işlem yapılması esastır. Bu ilkeler, icra sürecinin hukuka uygun, adil ve şeffaf bir şekilde yürütülmesini temin eder.

Uygulamada Kullanım ve İşleyiş

İcra takibinin pratikte uygulanışı, alacaklının icra dairesine yapacağı bir başvuru ile başlar. Bu başvuru, alacağın niteliğine göre ilamlı veya ilamsız takip yolu olarak iki ana kategoriye ayrılır. İlamlı takip, mahkeme kararı, hakem kararı veya noter senedi gibi bir ilama dayanan alacaklar için geçerlidir. İlamlı takipte borçluya gönderilen icra emrine itiraz etmek mümkün değildir, ancak borçlu borcun ödendiğini veya zamanaşımına uğradığını iddia edebilir. İlamlı takipte borçluya tebliğ edilen icra emrinde, borcun yedi gün içinde ödenmesi veya mal beyanında bulunulması istenir. Bu süreç, alacaklının elindeki güçlü bir hukuki belgeye dayanarak hızlı ve kesin bir tahsilat yolunu temsil eder.

İlamsız takip ise, herhangi bir mahkeme kararı olmaksızın, adi alacaklar veya kambiyo senetlerine dayalı alacaklar için tercih edilen yoldur. Adi alacaklar için genel haciz yoluyla takipte, alacaklı icra dairesine bir takip talebi sunar ve borçluya ödeme emri gönderilir. Borçlu, ödeme emrine yedi gün içinde itiraz edebilir ve bu itiraz takibi durdurur. Kambiyo senetlerine (çek, senet, poliçe) özgü takipte ise borçluya on gün içinde borcu ödemesi veya beş gün içinde itiraz etmesi bildirilir. Bu itiraz, takibi durdurmaz ancak icra mahkemesine başvurma hakkı tanır. Uygulamada, alacaklıların büyük bir kısmı, alacaklarını tahsil etmek amacıyla bu ilamsız takip yollarını kullanmaktadır.

Süreç, Aşamalar ve Değerlendirme

İcra takibi süreci, alacaklının icra dairesine takip talebiyle başvurmasıyla başlar. Bu talep üzerine icra dairesi, borçluya bir ödeme emri veya icra emri gönderir. Borçluya tebliğ edilen bu belgede, borcun belirli bir süre içinde ödenmesi veya itiraz edilmesi gerektiği belirtilir. Borçlunun bu süre içinde borcu ödememesi ve itiraz etmemesi halinde takip kesinleşir. Takibin kesinleşmesiyle birlikte, alacaklı borçlunun malvarlığı üzerinde haciz işlemlerine başlayabilir. Haciz, borçlunun taşınır ve taşınmaz malları ile üçüncü kişilerdeki alacakları üzerine konulabilir. Bu aşamalar, alacağın tahsil edilmesine yönelik adımların y

İcra takibi nasıl başlatılır

Hukuki Çerçeve ve Genel İlkeler

İcra takibi, bir alacaklının, borçlusundan olan alacağını devlet gücü aracılığıyla tahsil etmek amacıyla başlattığı hukuki süreçtir. Bu süreç, borçlunun rızası olmaksızın, kanunda belirtilen usullere uygun olarak alacağın tahsilini sağlar. Temel olarak iki ana tür icra takibi bulunmaktadır: ilamlı icra ve ilamsız icra.

İlamlı icra, bir mahkeme kararına (ilam) veya kanunen ilam niteliğinde sayılan belgelere (örneğin, hakem kararları, noter senetleri) dayanarak başlatılan takiptir. Bu tür takiplerde, alacaklının elinde borcun varlığını ve miktarını kesin olarak gösteren bir belge bulunduğundan, borçlunun borca itiraz etme imkanı sınırlıdır. Alacaklı, ilgili mahkeme kararını veya ilam niteliğindeki belgeyi ibraz ederek icra dairesine başvurur. İcra dairesi, borçluya bir icra emri gönderir ve borçluya belirli bir süre içinde borcu ödemesi veya kararı yerine getirmesi gerektiğini bildirir.

İlamsız icra ise, herhangi bir mahkeme kararına dayanmayan, genellikle adi bir alacağın tahsili amacıyla başlatılan takiptir. En yaygın şekli genel haciz yoluyla takiptir. Alacaklı, elinde bir mahkeme kararı olmaksızın, sadece alacak iddiasıyla icra dairesine başvurur. İcra dairesi, borçluya bir ödeme emri gönderir. Borçlu, bu ödeme emrine kanunda belirtilen süre içinde itiraz edebilir. Eğer borçlu süresi içinde itiraz etmezse, takip kesinleşir ve haciz aşamasına geçilebilir. Borçlu itiraz ederse, takip durur ve alacaklının itirazın iptali veya kaldırılması davası açması gerekebilir.

İcra takibini başlatmak için alacaklının veya vekilinin, yetkili icra dairesine bir takip talebi dilekçesi ile başvurması gerekmektedir. Bu dilekçede alacaklının ve borçlunun kimlik bilgileri, alacak miktarı, alacağın dayanağı ve takip yolu (ilamlı/ilamsız) gibi temel bilgiler yer alır. Takip talebinin icra dairesine sunulmasıyla icra takibi resmi olarak başlamış olur.

Hakimin Davayı İnceleme Süreci

İcra takibinin başlangıç aşaması, doğrudan bir "dava incelemesi" şeklinde bir hakimin önüne gelmez. İcra takibi, alacaklının talebi üzerine icra dairesi tarafından başlatılan idari bir süreçtir. Ancak, icra takibi sürecinde ortaya çıkan uyuşmazlıklar veya borçlunun itirazları üzerine hakim (İcra Mahkemesi hakimi) devreye girer ve yargısal bir inceleme süreci başlar.

Özellikle ilamsız icra takiplerinde, borçluya gönderilen ödeme emrine süresi içinde itiraz etmesi halinde takip durur. Bu durumda alacaklı, takibin devamını sağlamak için İcra Mahkemesi'nde "itirazın kaldırılması" davası veya genel mahkemelerde "itirazın iptali" davası açabilir. İcra Mahkemesi hakimi, itirazın kaldırılması davasında, alacaklının sunduğu belgelerin (örneğin, imzası ikrar edilmiş senetler) kanunda belirtilen şartları taşıyıp taşımadığını ve borcun varlığını hızlı ve sınırlı bir inceleme ile değerlendirir. Genel mahkemelerde açılan itirazın iptali davasında ise hakim, tarafların iddia ve savunmalarını daha geniş bir çerçevede, delilleri değerlendirerek borcun varlığını ve miktarını tespit eder.

İlamlı icra takiplerinde ise, borçlunun icra emrine karşı "icranın geri bırakılması" veya "icranın durdurulması" gibi taleplerle İcra Mahkemesi'ne başvurması mümkündür. Bu durumda hakim, icra emrinin dayanağı olan ilamın hukuki geçerliliğini veya icranın ertelenmesini gerektiren özel durumların (örneğin, borcun ödendiğine dair belge) varlığını inceler. Ayrıca, icra takibi sırasında yapılan haciz, satış gibi işlemlere karşı yapılan şikayetler de İcra Mahkemesi hakimi tarafından incelenir. Hakim, şikayetin konusuna göre, icra dairesi işlemlerinin kanuna uygunluğunu denetler ve gerekli kararları verir. Bu süreçlerde hakim, tarafların beyanlarını alır, sunulan delilleri değerlendirir ve kanun hükümlerini uygulayarak bir karar verir. Bu kararlar, icra takibinin seyrini doğrudan etkiler.

Kanun Yolu İncelemesi

İcra takibi sürecinde İcra Mahkemeleri tarafından verilen kararlar, genellikle kanun yolu denetimine tabidir. Kanun yolu incelemesi, ilk derece mahkemesi (İcra Mahkemesi) tarafından verilen kararların, üst mahkemeler tarafından hukuka uygunluk açısından denetlenmesi sürecidir. Bu denetim, kararların maddi ve usuli hatalardan arındırılmasını ve hukukun doğru uygulanmasını sağlamayı amaçlar.

İcra Mahkemesi kararlarına karşı başvurulabilecek başlıca kanun yolu "istinaf"tır. İstinaf başvurusu, bölge adliye mahkemelerine yapılır. Bölge adliye mahkemeleri, hem maddi vakıa denetimi (olayların doğru tespit edilip edilmediği) hem de hukuki denetim (kanunun doğru uygulanıp uygulanmadığı) yapar. İstinaf incelemesi sonucunda bölge adliye mahkemesi, ilk derece mahkemesi kararını onama, bozma veya düzelterek yeniden karar verme yetkisine sahiptir.

Bazı durumlarda, özellikle belirli bir parasal değeri aşan veya kanunda açıkça belirtilen hallerde, bölge adliye mahkemelerinin istinaf incelemesi sonucunda verdiği kararlara karşı "temyiz" yolu da açık olabilir. Temyiz başvurusu, Yargıtay'a yapılır. Yargıtay, temyiz incelemesinde genellikle sadece hukuki denetim yapar; yani kararın hukuka uygun olup olmadığını, kanun hükümlerinin doğru yorumlanıp uygulanmadığını inceler. Yargıtay, kararı onayabilir veya bozabilir. Bozma kararı durumunda dosya, yeniden karar verilmek üzere ilgili mahkemeye geri gönderilir.

Kanun yolu incelemesi, icra hukukunda verilen kararların adil ve hukuka uygun olmasını güvence altına alan önemli bir mekanizmadır. Bu süreç, taraflara hak arama özgürlüğünü genişletirken, yargı kararlarının istikrarını ve tutarlılığını da sağlamaya yardımcı olur. Ancak, kanun yollarına başvuru süreleri ve usulleri kanunda kesin olarak belirtilmiş olup, bu kurallara riayet edilmesi zorunludur.

Varsayımsal Olay Örnekleri

Olay 1: İlamsız İcra Takibi
Bir inşaat malzemeleri tedarikçisi olan "Yapı Malzeme A.Ş.", müşterisi "Müteahhit B"ye 100.000 TL değerinde malzeme satmış ve faturasını kesmiştir. Faturanın ödeme vadesi gelmesine rağmen Müteahhit B ödeme yapmamıştır. Yapı Malzeme A.Ş., elinde bir mahkeme kararı olmaksızın alacağını tahsil etmek istemektedir. Bu durumda Yapı Malzeme A.Ş., yetkili icra dairesine başvurarak Müteahhit B hakkında genel haciz yoluyla ilamsız icra takibi başlatır. İcra dairesi, Müteahhit B'ye 100.000 TL borcunu ödemesi veya yedi gün içinde itiraz etmesi gerektiğini bildiren bir ödeme emri gönderir. Eğer Müteahhit B süresi içinde itiraz etmezse, takip kesinleşir ve Yapı Malzeme A.Ş. haciz işlemlerine başlayabilir.

Olay 2: İlamlı İcra Takibi
"Kiracı C", ev sahibi "Malik D"ye kira borcunu ödemediği için Malik D tarafından açılan tahliye ve kira alacağı davasını kaybetmiştir. Mahkeme, Kiracı C'nin 20.000 TL kira borcunu ödemesine ve taşınmazdan tahliyesine karar vermiştir. Kiracı C, mahkeme kararına rağmen borcunu ödememiş ve taşınmazı boşaltmamıştır. Malik D, elindeki bu kesinleşmiş mahkeme kararı (ilam) ile yetkili icra dairesine başvurarak Kiracı C hakkında ilamlı icra takibi başlatır. İcra dairesi, Kiracı C'ye mahkeme kararında belirtilen borcu ödemesi ve taşınmazı tahliye etmesi gerektiğini bildiren bir icra emri gönderir. Kiracı C'nin bu emre uymaması halinde, Malik D'nin talebi üzerine cebri icra (haciz ve tahliye) işlemleri başlatılır.

Ulaşılan Sonuç

İcra takibi, alacaklıların hukuki yollarla alacaklarını tahsil etmelerini sağlayan, devlet gücüne dayalı, usulüne uygun bir süreçtir. Takip, alacaklının yetkili icra dairesine yapacağı takip talebi ile başlar. Temel olarak, bir mahkeme kararına dayalı olan "ilamlı icra" ve mahkeme kararı olmaksızın başlatılan "ilamsız icra" olmak üzere iki ana türü bulunur. İlamsız icrada borçlunun ödeme emrine itiraz hakkı varken, ilamlı icrada borçlunun itiraz imkanı daha sınırlıdır. İcra takibinin başlangıç aşaması idari nitelikte olup icra dairesi tarafından yürütülürken, süreç içinde ortaya çıkan uyuşmazlıklar veya borçlu itirazları, İcra Mahkemesi hakimi tarafından yargısal bir incelemeye tabi tutulur. İcra Mahkemesi kararları ise, hukuka uygunluk denetimi için istinaf ve belirli durumlarda temyiz gibi kanun yollarına başvurularak üst mahkemelerce incelenebilir. Bu sistem, alacaklıların haklarını güvence altına alırken, borçluların da yasal haklarını kullanmalarına olanak tanır ve hukukun üstünlüğü ilkesi çerçevesinde adil bir denge kurmayı hedefler.