Şimdi Yazın
Ankara merkezli uzman hukuk ekibimizle
güvenilir danışmanlık ve hızlı çözüm sunuyoruz.
İnanç sözleşmesi, inanan ile inanılan arasında özel bir güven ilişkisi kurulmasını gerektiren, bir eşya veya hak üzerindeki mülkiyeti koruma amacıyla geçici olarak bir tarafa devretme anlaşmasıdır. Bu tür sözleşmeler, genellikle gayrimenkul alım satım işlemlerinde karşımıza çıkar ve malın asıl sahibi (inanan), malı diğer tarafa (inanılan) güvenceye dayalı bir şekilde devreder.
İnanılan kişi, malı koruma ve bakımını üstlenir ve sözleşmede belirtilen şartlar altında bu malı inanan tarafa geri devretmeyi taahhüt eder. İnanç sözleşmeleri; borçlunun alacaklılarından mal kaçırma amacıyla, bir işi başkasının adı ve hesabı üzerinden gizlenerek yapmak veya almak istenen bir krediye teminat gösterme gibi farklı nedenlere bağlı olarak kurulabilmektedir.
._visualize_a_scene_where_two_parties_are_entering_into_a_fiduciary_.png)
İnanılan kimse bir eşya veya hakkı üzerindeki alacak haklarını veya bir ayni hakkını inanan kimseye devrederek koruma altına almak veya tasarrufta bulunmak istemektedir. İnanç sözleşmeleri güven esasına bağlı olarak kurulan bir sözleşme türü olduğu için yazılı veya sözlü olarak yapılabilmektedir. İnanılan kimsenin, sözleşme konusu eşyaya veya hakka özen yükümlülüğü borcu ve sözleşme sonunda inanan tarafa teslim etme borcu bulunmaktadır.
İnanılan ile inanan arasında kurulan inanç sözleşmeleri, temel olarak güvene dayalı olsa da, ispatı yazılı delile bağlıdır. Özellikle gayrimenkulün devri söz konusu olduğunda, kanunumuz mülkiyetin devri için resmi şekil şartı (tapu sicilinde tescil) arar. Ancak inanç sözleşmesi, bu devrin ardındaki güven anlaşmasını içerir.
Sözleşmede taraflar hak ve yetkilerini, inanılanın idare ve kullanım şartlarını ve sözleşmenin nasıl sona erdirileceğini açıkça belirlemek zorundadırlar.
İnanılanın, sözleşmeye aykırı davranarak kendisine devredilen sözleşme konusunu üçüncü bir kişiye devretmiş olması halinde, inananın tazminat talebi hakkı mevcuttur. Bu durum, inanan taraf için büyük bir risk teşkil eder.
İnanılanın, kendisine devredilen mal üzerinde kendi yararına tasarrufta bulunacak olması halinde, sözleşme sonunda inanan tarafa teslim etme borcu bulunmaktadır. Bu borcun ihlali, güven ilişkisini tamamen ortadan kaldırır.
Sözleşmenin geçerliliğini ve haklarınızı korumak için, uzman Sözleşme Hukuku Avukatı desteği alın.
Yukarıda değinilmiş olan hususlar genel hatları ile kaleme alınmış olup; her somut olay birbirinden farklı özellikler taşıyabileceğinden hak kaybına uğramamanız adına bir hukuk bürosu ile iletişime geçip profesyonel destek almanızı öneririz.