+905321366754

  • Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • https://www.facebook.com/Kartalhanhukuk
  • https://api.whatsapp.com/send?phone=+905321366754
  • https://www.twitter.com/KartalhanMeltem
  • https://www.instagram.com/kartalhanhukuk1/

En iyi avukat meltem kartalhan boşanma icra iş hukuku Kartalhan Hukuk & Danışmanlık        Av. Meltem KARTALHAN

Davacı Verilen Süre İçerisinde Tanık İsimlerini Bildirmemesine Karşın, Tanıkları Keşif Mahallinde Hazır Etmişse, Tanık Dinletme İsteğinin Reddedilerek Sonuca Gidilmesi Hatalıdır.

DAVACI VERİLEN SÜRE İÇERİSİNDE TANIK İSİMLERİNİ BİLDİRMEMESİNE KARŞIN, TANIKLARI KEŞİF MAHALLİNDE HAZIR ETMİŞSE, TANIK DİNLETME İSTEĞİNİN REDDEDİLEREK SONUCA GİDİLMESİ HATALIDIR.

tanık dinletme - yargıtay 

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi         2020/3156 E.  ,  2020/6724 K.


"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ:ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

DAVA TÜRÜ: TAPU İPTALİ VE TESCİL

Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ...'ın raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;

KARAR

Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı pay oranında tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Davacılar, mirasbırakan ... oğlu ...’ın maliki olduğu 985 parsel sayılı taşınmazdaki payını mirasçılardan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olarak davalıya temlik ettiğini ileri sürerek, miras payları oranında iptal-tescile karar verilmesini istemişlerdir.Davalı, işlemin muvazaalı olmadığını, bedeli karşılığında alındığını, çocuklarının mirasbırakana bakmadığını, mirasbıkanla kendisinin ilgilendiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, davacıların pay oranında talepte bulunamayacağı gerekçesiyle davanın reddine ilişkin karar, Dairece “... Muris muvazaası iddiasına dayalı davalarda 01.04.1974 tarih ve 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca; hakkı zedelenen her mirasçı kendi miras payı oranında istekte bulunabileceği gibi; taşınmazın terekeye iadesini, diğer bir deyişle tüm mirasçılar adına iptal ve tescilini de isteyebilir. Somut olayda, isteğin davacıların miras payı oranında adlarına tescil yönünde olduğu açıktır. Hâl böyle olunca, işin esasına girip yargılamanın sürdürülmesi ve sonuca göre karar vermek gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere hüküm kurulması doğru değildir...” gerekçesi ile bozulmuş, mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda, mahalli bilirkişiler ve dinlenen tanık beyanlarından temlikin muvazaalı olduğunun ispatlandığı gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.Dosya içeriği ve toplanan delillerden; 1930 doğumlu mirasbırakan ...’ın 28.08.2003 tarihinde vefatı ile geride davacı oğulları ... ve ... ile dava dışı çocukları ..., ..., ..., ... ile ...’ı bıraktığı, davalı ...’nın ...’ın eşi olduğu; mirasbırakanın dava konusu 985 parsel sayılı taşınmazdaki 51/136 payını 09.06.2003 tarihinde davalı gelini ...’ya satış suretiyle devrettiği kayden sabittir.Bilindiği üzere; iddia ve savunma hakkı, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun hukuki dinlenilme haklı başlıklı 27. maddesi ile usul hukukumuza yansıtılmıştır. Anılan maddenin birinci fıkrasında davanın taraflarının kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahip oldukları belirtildikten sonra maddenin ikinci fıkrasında bu hakkın "açıklama ve ispat hakkı"nı da içerdiği vurgulanmıştır. Davanın taraflarının usul hukuku hükümlerine aykırı olarak açıklama ve ispat hakkını kullanmalarının kısıtlanması, iddia ve savunma hakkının kısıtlanması sonucunu doğurur.Anayasanın 36. maddesinde ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının en önemli unsuru olan hukukî dinlenilme hakkı, adil yargılanma hakkı içinde teminat altına alınmıştır.Öte yandan, 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 6. maddesine göre "Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür." Yine 6100 sayılı HMK'nın 190/1 maddesi gereğince "İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir." Anılan maddeler uyarınca herkes iddiasını ispat etmekle mükelleftir.Somut olayda; mahkemece, 07.05.2015 tarihli ön inceleme duruşmasında davanın miras payı oranında açılamayacağı gerekçesi ile reddine ilişkin karar Dairece bozulmuş, mahkemece bozma sonrası ilk oturumda, davacıya iddiasını ispat hakkı yönünde tanıklarını bildirmesi için kesin süre verilmiş, aynı oturumda taşınmaz başında keşif yapılmasına ve tanıkların keşif mahallinde dinlenilmesine karar verilmiş; davacılar vekili verilen süre içerisinde tanık isimlerini bildirmemesine karşın, tanıkları ... ve ...ı keşif mahallinde hazır etmiştir. O halde, kesin süre ile elde edilmesi istenen amaca ulaşılmış olduğu, bu nedenle keşif talikine veya yargılamanın uzamasına sebebiyet verilmediği anlaşılmakla, davacı tanıklarının da dinlenilmesi suretiyle temlikin muvazaalı olup olmadığı hususunda değerlendirme yapılarak bir karar verilmesi gerekirken, kesin sürenin yerine getirilmediği gerekçesi ile ispat hakkını kısıtlar şekilde tanık dinletme isteğinin reddedilerek sonuca gidilmesi hatalıdır. Kabule göre de, kamu düzenini ilgilendirmeyen ve taraflarca getirilme ilkesinin geçerli olduğu eldeki davada, mahalli bilirkişi sıfatıyla keşif mahallinde re'sen dinlenilen kişilerin beyanlarının hükme esas alınması da isabetsizdir.Hal böyle olunca, davacı tarafça keşifte hazır edilen tanıkların dinlenmesi, toplanan ve toplanacak delillerle birlikte sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması doğru değildir.

Davalı vekilinin yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 14.12.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

İletişim İçin Tıklayınız