Ceza hukukunda taksir: Kişilerin yapmış olduğu hukuka aykırı davranışlar suç olarak düzenlenmiştir. Kişinin hukuka aykırı davranışının cezalandırılması için, kişinin eylemi ve neticeyi bilerek ve isteyerek gerçekleştirmesi gerekmektedir. Ancak bazı durumlar vardır ki kanun koyucu kişinin kasıtlı hareket etmediği davranışları da cezalandırmaktadır. Ceza hukukunda buna taksir demekteyiz.
Taksir, TCK’nın 22. Maddesinde düzenlenmiştir. Taksir, dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırılık dolayısıyla, bir davranışın suçun kanuni tanımında belirtilen neticesi öngörülmeyerek gerçekleştirilmesidir. Kanunun tanımından da anlaşılacağı üzere, fail kendisine yüklenen dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davranmakta, bu aykırı davranış nedeniyle neticesi öngörülmeyen suç ortaya çıkmaktadır. Taksirle işlenen suçlarda uygulamada en çok karşımıza çıkan suç türü taksirle yaralama ve taksirle ölüme sebebiyet verme suçlarıdır. Trafik kazaları da bu suçların oluşmasına en çok sebebiyet veren olaylardır.
Dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davranışlar kanun koyucu tarafından cezalandırılmaktadır. Örneğin araç kullanırken trafik kurallarına uymak, alkollü araç kullanmamak, aşırı hız yapmamak araç sürücülerine yüklenmiş dikkat ve özen yükümlülüğüdür. Kişilerin kurallara uygun davranmamaları sonucunda meydan gelen neticeden sorumlulukları doğmaktadır.
Taksir, basit taksir ve bilinçli taksir olarak ikiye ayrılmaktadır. Basit taksirde fail, neticeyi öngörmemekte ve istememektedir. Ancak bilinçli taksirde fail neticeyi öngörüyor ancak istememektedir. Örneğin, trafik kazasında fail kırmızı ışıkta geçmek istiyor, geçerse kaza olabileceğini öngörüyor ancak kazanın olmasını istemiyorsa burada bilinçli taksir durumu söz konusudur.
Taksirle işlenen fiiller, kanunun açıkça belirttiği hallerde cezalandırılır. Taksirle işlenen suçtan dolayı verilecek olan ceza failin kusuruna göre belirlenir. Birden fazla kişinin taksirle işlediği suçlarda, herkes kendi kusurundan dolayı sorumlu olur. Her failin cezası kusuruna göre ayrı ayrı belirlenir.
Taksirli hareket sonucu neden olunan netice, münhasıran failin kişisel ve ailevi durumu bakımından, artık bir cezanın hükmedilmesini gereksiz kılacak derecede mağdur olmasına yol açmışsa ceza verilmez; bilinçli taksir halinde verilecek ceza yarıdan altıda bire kadar indirilebilir. Burada şahsi cezasızlık durumu söz konusudur. Örneğin, fail anne, baba ya da aile fertlerinden birini taksirle yaraladığı durumlarda kendisi de olay nedeniyle mağdur olduğundan şahsi cezasızlık durumundan faydalanabilmektedir.
Bir fiilin, kastedilenden daha ağır veya başka bir neticenin oluşumuna sebebiyet vermesi halinde, kişinin bundan dolayı sorumlu tutulabilmesi için bu netice bakımından en azından taksirle hareket etmesi gerekir.
Yukarıda değinilmiş olan hususlar genel hatları ile kaleme alınmış olup; her somut olay birbirinden farklı özellikler taşıyabileceğinden hak kaybına uğramamanız adına bir hukuk bürosu ile iletişime geçip profesyonel destek almanızı öneririz.