+905321366754

  • Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • https://www.facebook.com/Kartalhanhukuk
  • https://api.whatsapp.com/send?phone=+905321366754
  • https://www.twitter.com/KartalhanMeltem
  • https://www.instagram.com/kartalhanhukuk1/

En iyi avukat meltem kartalhan boşanma icra iş hukuku Kartalhan Hukuk & Danışmanlık        Av. Meltem KARTALHAN

İcra Takibine Avukat Aracılığı İle İtiraz Edilse Dahi İtirazın İptali Davasında Dava Dilekçesi Asile Tebliğ Edilmelidir.

İCRA TAKİBİNE AVUKAT ARACILIĞI İLE İTİRAZ EDİLSE DAHİ İTİRAZIN İPTALİ DAVASINDA DAVA DİLEKÇESİ ASİLE TEBLİĞ EDİLMELİDİR.

 İTİRAZIN İPTALİ DAVASINDA DAVA DİLEKÇESİ ASİLE TEBLİĞ EDİLMELİDİR.     

Yargıtay 9. Hukuk Dairesi         2017/16674 E.  ,  2020/10403 K.

"İçtihat Metni"


MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi

DAVA TÜRÜ : ALACAK

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, davacının davalı işveren ile dava dışı Turhal Devlet Hastanesi arasında yapılmış olan ihaleler uyarınca davacının davalı bünyesinde çalıştığını, 04.02.2014-28.02.2014 tarihleri arasında askere gideceği için iş sözleşmesini askerlik nedeniyle 01.02.2014 tarihinde feshedeceğini, askerliğe sevkine ilişkin belgesini aldığında ibraz edeceğini davalı yana bildirdiğini beyanla kıdem tazminatı ve 15 günlük yıllık izin ücreti alacağının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, 02.12.2014 tarihli cevap dilekçesinde müvekkili adına yapılan tebligatların usulsüz olduğunu, müvekkilinin hali hazırdaki adresinin ticaret sicilde kayıtlı olduğunu, buna rağmen davalı işverenin eski adresine gönderilen tebligatların usulsüz olduğunu, müvekkiline husumet yöneltilemeyeceğini, davacının işvereninin dava dışı Sağlık Bakanlığı olduğunu, davacının yıllık izinlerini kullandığını, davacı ile müvekkili arasında yapılan sözleşmenin belirli süreli olduğunu beyanla davanın reddini talep etmiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, yazılı gerekçe ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz :
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
Gerekçe:
Davalıya yapılan tebligatın usulüne uygun olup olmadığı ihtilaflıdır.
Yargılamanın hukuka uygun ve sağlıklı bir biçimde sürdürülebilmesi, iddia ve savunmanın özgürce ileri sürülebilmesi ve delillerin eksiksiz olarak toplanıp tartışılabilmesi, öncelikle tarafların yargılamadan haberdar edilmeleri ile olanaklıdır. Hasımsız davalar hariç olmak üzere, dava dilekçesi ile duruşma gün ve saati karşı tarafa tebliğ edilmeden ve taraf teşkili sağlanmadan davaya bakılamaz ve yargılama yapılamaz.
Davanın tarafları ile vekillerinin davaya ilişkin işlemleri öğrenebilmesi için, tebligatın usulüne uygun olarak yapılması, duruşma gün ve saatinin kendilerine bildirilmesi gerekmektedir. Duruşma günü ile tebligatın yapıldığı tarih arasında makul bir süre olmalıdır. Aksi takdirde tarafların hukuksal hakları kısıtlanmış olur.
Yargılama sırasında yapılan tebliğlerle ilgili tebliğ mazbatalarının ve ilgili diğer belgelerin dosyaya konulması gerekir. 7201 sayılı Tebligat Kanunu ve bu Kanunun uygulanması için çıkarılan Tüzük hükümleri tamamen şeklidir ve titizlikle uygulanması gerekir. Bir davada yapılan tebligatların usulüne uygun olarak yapılıp yapılmadığını hâkim kendiliğinden denetlemelidir. 19.01.2011 tarihli Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasa ile Tebligat Kanununda esaslı değişiklikler yapılmıştır.
Değinilen Yasayla eklenen 7/A maddesinin birinci fıkrasına göre, tebligata elverişli bir elektronik adres vererek bu adrese tebligat yapılmasını isteyen kişiye, elektronik yolla tebligat yapılabilecektir. Söz konusu maddenin ikinci fıkrası gereğince, anonim, limitet ve sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketlere elektronik yolla tebligat yapılması zorunluluğu getirilmiş, elektronik yolla tebligatın haklı bir sebeple yapılamaması hâlinde, bu Kanunda belirtilen diğer usullerle tebligat yapılacağı öngörülmüştür. Elektronik yolla tebligat, muhatabın elektronik adresine ulaştığı tarihi izleyen beşinci günün sonunda yapılmış sayılacaktır.
Tebligat Yasası'nın 10'uncu maddesi gereğince tebligat, tebliğ yapılacak şahsın bilinen en son adresinde yapılır. Bununla birlikte, kendisine tebliğ yapılacak kişinin müracaatı veya kabulü şartıyla her yerde tebligat yapılması olanaklıdır. 6099 sayılı Yasayla bu maddeye eklenen ikinci fıkraya göre, bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya herhangi bir nedenle tebligatın yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilip tebligat buraya yapılacaktır.
Tebligat Kanunu'nun 12'nci ve 13'üncü maddeleri uyarınca, tüzel kişilere tebliğ yetkili temsilcilerine, bunlar birden fazla ise yalnız birine yapılır. Temsile yetkili kişinin herhangi bir nedenle tebliğ yapıldığı sırada işyerinde bulunmaması veya bizzat alamayacak durumda olması halinde, kendisinden sonra gelen bir kimse veya evrak müdürüne, bu da olanaklı değilse, tüzel kişinin o yerdeki memur veya işçilerinden birine yapılmalıdır. Bu sıraya uyulması yasal zorunluluk olup, aksi takdirde tebligat usulsüz sayılacaktır. Tüzel kişiliği olmayan, ancak 4857 sayılı İş Kanunu'nun 2'nci maddesi anlamında işveren sıfatını taşıyan kamu kurum ve kuruluşları adına çıkarılan tebligatın, kurumun yetkili temsilcisine yapılması gerekir.
Vekâletname sunulduktan sonra tebligatların vekile yapılması gerekir. Vekil ile takip edilen davada, asil duruşmada bizzat bulunsa dahi tebliğin vekiline yapılması zorunludur. Vekile çıkarılan tebligat, kendisine veya kendisi yerine sekreteri veya kâtibine tebliğ edilmelidir. Ancak isticvap, yemin gibi şahsa bağlı işlemlerde, tebligatın vekile değil, bizzat bu işlemi yapacak asile yapılması yasal zorunluluktur.
Vekilin umumî vekâletname ile yetkilendirilmiş olması, müvekkilin talimatı olmadan tüm davaları takip etme yetki ve zorunluluğunu ona yüklemez. Örneğin, hakkında icra takibi yapılan borçlu, vekili aracılığıyla takibe itiraz etmiş olsa dahi, alacaklının açtığı “itirazın iptali davası” bakımından, borçlunun takibe itiraz aşamasında tayin ettiği vekilin, bu davada da yetkili bulunup bulunmadığı davanın açılması sırasında belirli olmadığından, dava dilekçesinin vekil yerine asile tebliği gerekir. Aksi takdirde usulüne uygun şekilde taraf teşkili sağlanmış olmaz. Bu itibarla bir davada vekilin temsil yetkisinin olup olmadığı mahkemece kendiliğinden araştırılmalıdır .
Adreste tebligatın, gerçek veya tüzel kişinin bilinen en son adresinde yapılması gerekir. Burada kastedilen kişinin oturduğu veya çalıştığı yerdir. Asıl olan tebligatın, tebligat evrakında belirtilen adreste muhatabın kendisine yapılmasıdır. Adres niteliğinde bulunmayan yerlerde, örneğin inşaat halindeki binalarda tebligat yapılamaz. Tebligat evrakına adresin doğru ve okunaklı olarak yazılması gerekir. Bir kişinin adresinden başka bir yerde tebligat yapılabilmesi o kişinin tebligatı kabul etmesine bağlıdır. Ev adresine çıkarılan tebligatın herhangi bir nedenle yapılamaması nedeniyle iş adresinde yapılması durumunda, tebligat geçerli kabul edilmelidir.
Muhatap tebliğ yapılacak adreste oturmakla birlikte, tebliğ yapıldığı sırada kendisi veya adına tebliği alacak herhangi bir kişinin bulunmaması durumunda, adreste bulunmama nedeninin komşu, yönetici, kapıcı, muhtar, ihtiyar heyeti, meclis üyesi, zabıta veya memurlardan öğrenilmesi ve tebliğ tutanağına yazılması, beyanına başvurulan kişiye tutanağın imzalatılması, imzadan çekinilmesi halinde tebliğ mazbatasında bunun belirtilmesi ve tebliğ evrakını dağıtan memurun imzalaması gerekir.
Muhatabın adreste bulunmaması halinde, bu durumun geçici veya sürekli olmasına göre tebligat 7201 sayılı Yasa'nın 20'nci veya 21'inci maddesine göre yapılacaktır. 21'inci maddesine göre yapılan tebligatta, (2) nolu ihbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih tebliğ tarihi sayılırken, 20'nci maddeye göre yapılan tebliğde ise, ihbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarihten itibaren onbeş gün sonra tebliğ yapılmış sayılacaktır.
6099 sayılı Yasa ile Tebligat Kanunu'nun 21'inci maddesinde yapılan değişiklik gereğince, gösterilen adres muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olup, kendisi o adreste hiç oturmamış veya sürekli olarak ayrılmış olsa dahi, tebliğ memuru tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir veya memurlarına imza karşılığında teslim edecek ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştıracaktır. Bu durumda ihbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih tebliğ tarihi sayılacaktır.
Tebligat kural olarak muhatabın kendisine yapılmalıdır. Muhatap adresinde bulunmadığı takdirde, onun yerine tebligatı kabule yetkili kişilere yapılır. Muhatabın konut adresinde süreklilik arzedecek şekilde birlikte oturan aile halkından biri veya varsa birlikte oturduğu hizmetçi tebligatı almaya yetkili kişilerdir. Yetkili kişilerin görünüşe nazaran onsekiz yaşından aşağı olmaması ve bariz bir surette ehliyetsiz bulunmaması gerekir. Tebligat yapılacak gerçek kişi işyeri, işletme veya iş sahibi ise, işyerinde bulunmaması halinde daimî işçisine yapılan tebligat geçerli olacaktır.
Tebligatın muhatabı veya adına tebligatı alacak yetkili kişi adreste bulunmakla birlikte tebliğden imtina ederlerse, bu durum tebliğ evrakına yazılmak şartıyla tebliğ işlemi, Tebligat Kanunu'nun 21 inci maddesi uyarınca yapılmalıdır.
6099 sayılı Yasa ile Tebligat Kanunu'nun 29'uncu maddesinde yapılan değişiklikle, ilanen yapılan tebligatlarda, ilanın ayrıca elektronik ortamda yapılması zorunluluğu getirilmiştir.
Yasanın 6099 sayılı Kanunla değişik 35 inci maddesine göre, kendisine veya adresine kanunun gösterdiği usullere göre tebliğ yapılmış olan kimse, adresini değiştirirse, yenisini derhal tebliği yaptırmış olan kaza merciine bildirmeye mecburdur. Bu takdirde bundan sonraki tebliğler bildirilen yeni adrese yapılır. Adresini değiştiren kimse yenisini bildirmediği ve adres kayıt sisteminde yerleşim yeri adresi de tespit edilemediği takdirde, tebliğ olunacak evrakın bir nüshasının eski adrese ait binanın kapısına asılması yeterli olacaktır. Bu durumda evrakın asılma tarihi tebliğ tarihi sayılır. Daha önce tebligat yapılmamış olsa dahi, tüzel kişiler bakımından resmî kayıtlardaki adresleri esas alınarak bu madde hükümleri uygulanır. Daha önce yurtdışındaki adresine tebligat yapılmış Türk vatandaşı, yurt dışı adresini değiştirir ve bunu tebliğ çıkaran mercie bildirmez, adres kayıt sisteminden de yerleşim yeri adresi tespit edilemezse, bu kişinin yurt dışında daha önce tebligat yapılan adresine Türkiye Büyükelçiliği veya Konsolosluğu'nca 25/a maddesine göre gönderilen bildirimin adrese ulaştığının belgelendiği tarihten itibaren otuz gün sonra tebligat yapılmış sayılır.
Yine 36'ncı maddede yapılan değişiklikle, tebligat evrakının celse esnasında veya kalemde, taraflara, ilgili üçüncü kişilere, katılana veya vekillerine tutanağa geçirilmek suretiyle veya imza karşılığında “tebliğ konusu belirtilerek tevdi” edilmesi tebliğ hükmüne geçecektir. Bu durumda ayrıca tebliğ mazbatası düzenlenmeyecek ve masraf da alınmayacaktır.
Tebligatın muhataba yapılabilmesi için, muhatabın medenî hakları kullanma ehliyetine, kısaca fiil ehliyetine sahip olması gerekir. Fiil ehliyetine sahip olmayan kişilere tebligat yapılamaz. Bu durumda tebligatın kanunî temsilciye yapılması gerekir. Ancak bir meslek veya sanatla uğraşan ve ayırt etme gücüne sahip küçükler veya kısıtlılar, bu meslek ve sanatın icrasından doğan borçlardan bizzat sorumlu olduklarından, bu konuda kendilerine tebligat yapılması tebliği usulsüz ve geçersiz kılmaz.
Aksine hüküm bulunmadıkça tebligat giderlerini tebliğin yapılmasını isteyen taraf peşin olarak ödemelidir. Tebliğ gideri verilen süre içinde yatırılmaz ise, talep eden kişi bu isteminden vazgeçmiş sayılır. Dava dilekçesinin karşı tarafa tebliği için tebliğ gideri peşin verilmemiş ve verilen makul süre içinde yattırılmamış ise, dava hakkında 1086 sayılı Yasa'nın 409'uncu maddesi uyarınca işlem yapılması gerekir.
Somut olayda, dava dilekçesinde davalının adresi yerine açık adres bilgisi yazılı olmaksızın yalnızca “Turhal Devlet Hastanesi” yazılmıştır. Dava dilekçesi davalı şirket adına “Turhal Devlet Hastanesi’’ adresine tebliğe çıkarılmış, ve 28.03.2014 tarihinde tebliğ alınmıştır. Mahkemece, davacının özlük dosyasının istenmesi için davalı işveren adına yine Turhal Devlet Hastanesine müzekkere yazılmış, dava dışı Turhal Devlet Hastanesinin 13.06.2014 tarihli cevabi yazısında davacının özlük dosyasının uhdesinde çalıştığı ...Şti.’nde bulunduğu belirtilerek davalı şirketin adres bilgisi “Trabzon Teknoloji Geliştirme Bölgesi Üniversite Mahallesi Hastane Caddesi No:33 2.B Kat:A 211” olarak bildirilmiştir. Bu defa mahkemece, belirtilen adrese davalı işveren adına müzekkere yazıldığı anlaşılmıştır. Dosya kapsamından dava dilekçesinde belirtilen adresin davalı şirkete ait olmadığı sabit olmakla taraflar arasında imzalanan iş sözleşmelerinde ve davalı ile dava dışı Turhal Devlet Hastanesi arasında imzalanan “götürü bedeli ile bilgi yönetimi sistemi (hbys) yazılımları, geliştirme, uyarlama, yerleştirme, revizyon ve güncelleme sözleşmesi’nde belirtilen davalı şirket adresi “Trabzon Teknoloji Geliştirme Bölgesi Üniversite Mahallesi Hastane Caddesi No:33 2.B Kat:A 211” olarak gösterilmiştir.
Açıklanan nedenlerle, davalı şirket adına usulüne uygun şekilde tebligat yapılmadığı anlaşılmaktadır. Zira; dava dilekçesi ve tensip zaptının öncelikle davalının bilinen adresine tebliğe çıkartılması, bu tebligatın yapılamaması halinde Ticaret Sicil Müdürlüğü’nden adres araştırması yapılması, adres araştırması sonucuna göre normal tebligat veya Tebligat Kanunu'nun 35. maddesine göre tebligat yapılıp yapılmayacağı değerlendirilmelidir. Mahkemece taraf teşkili usulüne uygun olarak sağlanmadan işin esasına girilmesi hatalı olmuştur. Bu durumda, dava dilekçesi ve yargılamanın tüm aşamalarına ilişkin tebligatların Tebligat Kanunu ve ilgili tüzük hükümlerine uygun şekilde tebliğ edilmek suretiyle taraf teşkili sağlanmalı ve taraf delilleri toplanarak sonucuna göre karar verilmelidir. Kamu düzenine ilişkin bu yönün gözardı edilerek, davalının savunma hakkı kısıtlanarak yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı nedenle BOZULMASINA, bozma nedenine göre esasa dair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 05.10.2020 gününde oybirliği ile karar verildi.

İletişim İçin Tıklayınız