Bu konuda bigi vermeden önce markanın ne olduğunu bilmek ve anlamak gereklidir.
“Marka, bir teşebbüsün mallarının veya hizmetlerinin diğer teşebbüslerin mallarından veya hizmetlerinden ayırt edilmesini sağlaması ve marka sahibine sağlanan korumanın konusunun açık ve kesin olarak anlaşılmasını sağlayabilecek şekilde sicilde gösterilebilir olması şartıyla kişi adları dâhil sözcükler, şekiller, renkler, harfler, sayılar, sesler ve malların veya ambalajlarının biçimi olmak üzere her tür işaretten oluşabilir.”
Marka ülkemizde Sınai Mülkiyet Kanunu ile korunmaktadır. Bu kanun kapsamında Marka hakkı günümüzde sadece tacirlere tanınan bir hak olmayıp SMK kapsamında marka hakkına sahip olabilecekler belirtilmiştir.
Marka başvurusunda bulunabilecek kişiler SMK madde 3 kapsamında belirtilmiştir. Ülkemiz vatandaşları, ülkemiz sınırları içinde yerleşim yeri bulunan veya sınai ya da ticari faaliyette bulunan gerçek veya tüzel kişiler, Paris Sözleşmesi veya Dünya Ticaret Örgütü Kuruluş Anlaşması hükümleri dahilinde başvuru hakkına sahip olan kişiler ve karşılıklılık ilkesi uyarınca ülkemiz vatandaşlarına sınai mülkiyet koruması sağlayan devletlerin vatandaşlarıdır.
Marka hakkının korunması için başvuru ile tescili gerekmektedir. Tescil talebinde bulunabilecek kişiler Türk Patent ve Marka Kurumuna başvuru yapmaktadır. Başvuru sırasında markanın tescilden sonra hangi mal veya hizmet sınıfında kullanılacağının belirtilmesi gerekmektedir. Bu sınıflandırma talebi Uluslararası Nis Anlaşması esas alınarak Türk Patent ve Marka Kurumu tarafından hazırlanmış olup 45 sınıf bulunmaktadır. Bu sınıfların 34’ü mal sınıfı, 11’i ise hizmet sınıfıdır.
Başvurunun ardından Kurum önce şekli bir inceleme yapar. Bu inceleme sırasında başvuru yapan kişinin kanunda sayılan kişiler arasında yer alıp almadığına ardından kanunda belirtilen şartları sağlayıp sağlamadığına bakılır. Eksiklik bulunursa bu eksikliklerin süresi içinde giderilmesi gerekmektedir. Aksi halde başvuru işlemden kaldırılır.
Kurum şekli yönden bir eksiklik görmediği takdirde tescille ilgili kanunda sayılan mutlak ret sebepleri yönünden bir inceleme yapar. Mutlak ret sebepleri kanunda açıkça sayılmış olup yoruma dayalı değildir.
Yukarıda değinilmiş olan hususlar genel hatları ile kaleme alınmış olup; her somut olay birbirinden farklı özellikler taşıyabileceğinden hak kaybına uğramamanız adına bir hukuk bürosu ile iletişime geçip profesyonel destek almanızı öneririz.